ARTVİN HALK KÜLTÜRÜ

Fiziki ve Tarihi Çevre

Artvin’in kültürel yapısının oluşumunda genel olarak coğrafi konumu, fiziki yapısı ve tarihi süreçteki nüfus hareketleri etkili olmuştur. İli çevreleyen Güney Kafkasya ülkesi Gürcistan’ın yanı sıra Türkiye’nin Ardahan, Erzurum, Rize illeriyle Artvin arasında coğrafi yakınlığın bir sonucu olarak kültürel etkileşim yaşanmıştır. Doğal çevre ile insanın yoğun etkileşimiyle bir ilçeden diğer bir ilçeye, bir köyden diğer bir köye farklılık gösteren kültürel öğelerin yaşatılmasına önem verilmektedir. Artvin’de somut ve somut olmayan kültürel öğelerin çeşitlilik göstermesinde geniş çerçevede Kafkasya gibi birçok dil, din ve halk kültürünün yaşandığı bir coğrafi alanda bulunması etkili olmuştur.

Bunun yanı sıra, Artvin’in yerleşim tarihi sürecinde farklı millet ve krallıkların egemenliğinde kalması, savaş ve göçlerin yaşandığı stratejik bir saha olması kültürel yapıda etkili olmuştur. İlçeler arasında özellikle yetiştirilen tarım ürünleri, geleneksel meskenler, halk müziği, eğlenceler, mutfak kültürü, yaylacılık, dil, el sanatları, halk hekimliği, meteorolojik adlandırma alanlarında çeşitlilik ve farklılık görülmüştür. Kıyı kesiminden iç kesimlere doğru çeşitlilik gösteren arazi yapısı ve iklim koşullarının kültürel yapı üzerinde etkisi belirgindir. Bu durum, meskenlerin yapımında kullanılan malzeme ile mesken fonksiyon ve şekli ve dış yapım üzerinde belirleyici olmuştur.

İklim koşulları (sıcaklık, yağış, nem, rüzgâr, bulutluluk, basınç) yetiştirilen tarım ürünlerini çeşitlendirmiş ve dağların kuzeye dönük eteklerindeki yerleşimlerde çay, fındık ve mısır üretiminin daha fazla yapılmasını sağlamıştır. İç kesimlere doğru gelindikçe karasal iklimin özelliği belirginleşmeye başlar ve sıcaklıklar artarak yağış oranı azalır. Bu kesimlerde de tarla bitkilerinden fasulye, patates ve mısır üretimi yapılmaktadır.

Hem nüfusun yapısı hem de arazi koşulları nedeniyle Artvin’de tarımsal faaliyetler küçük yüzölçümlü alanlarda yapılmaktadır. Kırsal kesimdeki işlerin uzun zaman gerektirmesi ve insan gücünü zorlaması iş bölümünü zorunlu kılmış ve imece kültürü oluşmuştur. İmecenin yapıldığı yer ve iş, işbirliğinin yanı sıra sözlü kültürün, davranış kalıplarının aktarıldığı bir işlev de kazanmıştır. Ev içlerinde olsun bahçe, tarla ve yaylalardaki toplanma ve işlerin yapımı sırasında şarkı, türkü ve maniler söylenir, karşılıklı atışmalar yapılır. Böylelikle yeni kuşaklara sözlü kültürün aktarılması sağlanır.

Artvin’de oldukça renkli öğeler içeren halk kültürünün önemli bir parçasını oluşturan ahşap konutlarda estetik güzellik, fiziki çevreye uyum ve işlevselliğin önemsendiği görülür. Sosyo-ekonomik yaşamında doğa ile iç içe olan yöre, halk edebiyatında âşık deyişleri ve masallarla sesini duyurmuştur. Halk ezgileri yaşanılan mekânın adeta sesli ifadesidir. Yaşanılan dönemin, mevsimin, doğa olaylarının etkisi ve gözlemler müzikte ifadesini bulmaktadır. Ki bunlar düğünlerin, eğlencelerin, merasimlerin bir parçası olmuştur.

El sanatlarından halı, kilim, şal dokumacılığı ile ahşap el sanatları da Artvin’de çeşitlilik arz eder. Daha küçük çapta ise demircilik, yorgancılık, sepet örücülüğü, oya, yazma kenarı işleme, kanaviçe yapımları, toprak kaplar (pileki) vb. yapımları da sürdürülmektedir.

Artvin’in toplumsal ve günlük yaşamı içinde sosyal, eğitsel ve kültürel etkinliklere önem verilmektedir. Mahallelerde geleneksel komşuluk anlayışı hâkimdir. Sağlıkla ilgili uygulamalarda halk inanış ve davranışları çeşitlilik göstermektedir. Yöre halkının okur-yazar oranı ülke ortalamasına oranla yüksektir.

Coğrafi Yapı

Konum

Artvin, Türkiye’nin kuzeydoğusunda Karadeniz Bölgesi’nin Doğu Karadeniz Bölümü’nün illerinden biridir. Artvin 40° 35̍ ve 41° 32’ kuzey enlemleri ile 41° 07’ ve 42° 00’ doğu boylamları arasında yer alır. 7.436 km2 alan kaplayan il kuzeydoğusundan Gürcistan, doğusundan Ardahan, güneyinden Erzurum ve batısından ise Rize ili ile çevrelenmiştir. Kuzeybatısından 34 km’lik kıyı uzunluğuyla Karadeniz ile sınırdır. Kuzeydoğusunda komşu ülke Gürcistan ile devlet sınırını oluşturur.

Yeryüzü Şekilleri

Kıyı kesiminin gerisinde kuzeydoğu-güneybatı yönünde uzanan Karçal Dağları (3415 m) ile ilin doğusundaki Yalnızçam Dağları (3054 m) arasında engebeli bir topoğrafyaya sahiptir. Artvin ilinin bu dağlık arazi yapısı üzerinde en önemli akarsuyu olan Çoruh Nehri ve kolları birçok derin vadilerin gelişmesini sağlamıştır. İl genelinin kayaç yapısında Eosen döneminde de etkin olan volkanizma, denizaltı ortamında yayılma nedeniyle volkano-tortul bir istif yapısı ile açıklanabilir (Yılmaz vd. 1998: 8). Çoruh Vadisi’nin uzanışı (kuzeybatı-güneybatı), adeta oluk görevi görerek kıyının nemli havasının iç kesimlere doğru taşımıştır. Yükselti değerlerinin de düşük olduğu bu sahalarda mikroklima alanları oluşmuştur. Bu durum bitki çeşitliliğine ve farklı meyve, sebzenin yetiştiriciliğini kolaylaştırmıştır. Doğu Karadeniz dağlarının denize dönük kesimleri ılıman ve bol yağışlı bir iklimi yansıtır.

Akarsular: Mescit Dağlarının batısından doğan Çoruh Nehri, ilin güneydoğusundan Oltu çayı ve Yusufeli yönünden gelen Altıparmak Çayının Yusufeli ilçe merkezinde birleşerek kuzeye doğru yönelmesiyle ana akarsu ağını oluşur. Daha sonra Ardanuç ve Şavşat derelerinin Berta Köprüsü civarında birleşip batıya yöneldikten sonra Murgul çayı Çoruh Nehri’ne katılır. Kuzeydoğu-güneybatı yönünde uzanış gösteren Karçal ve Yanlızçam Dağları’ndan kaynaklarını alan Şavşat Çayı (Okçular Deresi) ilin kuzeydoğusundan gelerek Ardanuç yönünden Köprüler deresi ile birleşerek batı yönünde akışına devam eder. Halk oyunlarına da (Çoşkun Çoruh/Deli Horon) ad olmasıyla kendini tanıtır Çoruh Nehri. Dereler tarla, bahçe ve çayırları sulama amacıyla kullanıldığı için büyük bir öneme sahiptir.

Göller: Kaçkar dağlarının uzantısı olan dağlarda, Karçal ve Yalnızçam Dağları üzerinde buzul (sirk) gölleri oluşmuştur.

Bu yükseltilerde çeşitli glasiyal şekiller görülmektedir; buzul vadileri, sirk, sirk gölleri, morenler. Borçka Karagöl ve Şavşat ilçesindeki Karagöl’ler heyelan set gölleridir. Borçka’da ise Karçal Dağları üzerindeki Yıldız Gölü en büyük buzul göllerindendir.

 

İklim

Artvin Karadeniz iklim sahasında olmakla birlikte yüksek kesimlere ve ilin iç kesimlerine doğru karasal iklim özellikleri belirginleşir. Nemli Karadeniz iklimi yerini karasal iklim özelliklerine bıraktığından iç kesimlere doğru yağış miktarı azalır. En düşük sıcaklık ortalama değerleri ocak ayında -1,9 °C ile 6,9 °C arasında olmaktadır. En yüksek ortalama değerler 25,7 °C ile haziran ve temmuz aylarına aittir. Kıyı kesimindeki ilçelerde kış sıcaklık ortalamaları 5 °C civarındadır. Rüzgârlar ise yer şekillerine göre esiş yönünden belirleyici olmaktadır. İlde en fazla esme sayısı (62586) kuzeybatı yönündedir. Arhavi, Hopa ve Borçka ilçelerinin yıllık ortalama toplam yağış miktarı yaklaşık 1270 mm, Artvin’de 718 mm’dir, yüksek kesimlere doğru bu miktar artmaktadır. Murgul’dan il merkezine kadar olan saha ise yaklaşık 1250 mm arasında yağış alır. Şavşat ve Ardanuç’un güney kesimleri ise 800-1250 mm arasında yağış alır (Mahalli İşler Genel Müdürlüğü).

Bitki Örtüsü

Avrupa-Sibirya flora bölgesinin kolşik flora kesiminde bulunan ilin bitki örtüsünde; Avrupa-Sibirya, Akdeniz ve İran-Turan fitocoğrafya bölgelerinin özelliğini yansıtan türler görülmektedir. Kıyı kesiminde nemli iklime uyum sağlayan bitki türleri ve geniş yapraklı orman ve ormanaltı formasyonu gelişmiştir.

Kıyı gerisinde nemli karışık ibreli ormanlar, yer yer baltalık meşe alanları, ilin doğu kesimindeki yükseltilerde alpin çayırlar ve seyrek bitki örtüsü görülür. “Nemli ormanları geniş yapraklı ağaç türlerinden oluşan bitki toplulukları teşkil eder. Kayın (Fagus orientalis), gürgen (Carpinus betulus), kızılağaç (Alnus barbata), karaağaç (Ulmus montona), akçaağaç (Acer campestre), ıhlamur (Tilia rubra), kestane (Castanea sativa) ve dişbudak (Fraxinus ornus) bu sahadaki başlıca ağaç türlerini oluşturmaktadır” (Atalay:1985). Yarı nemli ormanların oluşturduğu başlıca türler ise ladin (Picea orientalis), sarıçam (Pinus silvestris) ve göknar (Abies nordmanniana)dır. Dağlık alanlarda antropojenik etkilerle bitki örtüsü yer yer tahrip edilmiş, açıklık alanlar oluşmuştur.

Toprak Yapısı

İl genelinde bitki örtüsünün varlığı, iklim koşulları ve ana kayanın yapısı ile şekillenen toprak tipleri içerisinde en geniş orana kireçsiz kahverengi orman toprağı ve kahverengi orman toprakları sahiptir. Kırmızı sarı podzolik topraklar ve yüksek dağ çayır toprakları diğer önemli toprak tipidir. Yüksek Dağ-Çayır Toprakları orman örtüsünün gelişmediği yüksek dağlık alanların topraklarıdır. Hayvancılık faaliyetlerinin ve yaylacılığın sürdürüldüğü bu alanlar bu bakımdan önem arz eder.

Yaban Hayatı

Doğu Karadeniz bölümü yüksek dağlık alanların ekosistemleri ve iklim şartlarının elverişliliğiyle gelişen geniş ormanlar sayesinde birçok kuş ve memeli türlerinin barınak yeridir. Doğu karadeniz aynı zamanda yırtıcı kuşların önemli üreme ve göç alanları arasındadır. Yaban hayatı içerisinde boz ayı, vaşak, çakal, yaban keçisi, porsuk, sansar gibi türler görülmektedir. Yaban keçisi ve çengel boynuzlu dağ keçisi, boz ayı (Ursus arctos), dağ keçisi (Capra aegagrus), kurt (Canis lupus) ve vaşak (Lynx lynx) türleri gözlenebilmektedir.

İlde koruma alanları, diğer deyişle SİT alanları ile Milli Parklar ve Tabiat Parkları arasında Sahara Karagöl Milli Parkı, Maçahel-Gorgit-Efeler Tabiatı Koruma alanları, Şavşat Meydancık Papart Vadisi Doğal Sit Alanı, Kafkasör Orman İçi Dinlenme Sahası, Hatila Vadisi Milli Parkı, Çamburnu Tabiatı Koruma Alanı, Balıklı-Maden Yaban Hayatı Koruma Sahası yer alır. Bu sahalara ek olarak Kaçkar Dağları Milli Parkı, Yalnızçam Dağları önemli kuş alanlarıdır.

 

Artvin Tarihi

Yerleşim tarihi yaklaşık MÖ. 4 binli yıllara dayanmakla birlikte Kafkasya ve Kars çevresinde saptanan Neolitik dönem (MÖ. 8000-5500) izleri Artvin ve çevresinde bu çağda yerleşmenin olabileceğini göstermektedir. Artvin’i de içine alan sahada sırasıyla Hurriler, Urartular, Kimmerler, Sakalar, Taoklar ve Arsaklılar etkili olmuşlardır. Şavşat, Ardanuç ve Yusufeli ilçelerinin ilin en eski yerleşim yerleri olduğu tarihi kalıntılar ile tespit edilmiştir. Şavşat-Meşeli köyünde, Yusufeli Demirköy de yol onarımı ve temel açma çalışmaları sırasında bulunan bakır baltaların Hurriler döneminden kaldığı tespit edilmiştir. Çoruh nehri boylarına yerleşen kavimler ilin coğrafi potansiyelinin sağladığı imkânlardan yararlanarak en elverişli sahalarda egemenliklerini kurmuşlardır (Özdemir, 2002).

Tarihi dönemlerden günümüze ilin sosyal, ekonomik, idari yapısı ve kültürel faaliyetlerin şekillenmesinde bölgede yaşanan savaşlar, nüfus hareketleri etkili olmuştur. Artvin ve çevresi MÖ. 83’de Van’ı başkent yapan Urartular döneminde tarihte adını duyurmuştur. “Çoruh boyları ve Doğu Karadeniz kıyılarının yazılı belgelerde Kulkha-ni, Çoruh ağzına gelen İyonyalı gemiciler eski yunanca ile buranın adını Kolkid (Kolk-lar) olarak yazmış olmalarından kaynaklanmaktadır.

Çoruh bölgesindeki Kolk Halkının kullandığı dil Urartu dili ile benzerlik gösteriyordu. Urartu dilinde “yurt“ anlamına gelen “ebadi” Kolklar’ın dilinde ubani-uban biçiminde kullanılmıştır. Artvin’deki bazı yerleşim adlarında da bu ek görülmektedir. Ardanuç Hisarlı Köyü (eski adı: pet-uban), Şavşat’da Mukh-Oban (Üzümlü), Şavşat-Meydancık, Diy-oban, Suloban (Pınarlı), Yusufeli – Demirköy (Nigiz-uban), Arç-uban (Balaban) da olduğu gibi. Osmanlı döneminde Artvin, Livane adıyla anılıyordu ve Aslı Livana, Nefs-i Livana günümüzdeki Yusufeli’nin adı idi. Umar Livane adını şu şekilde açıklar: Livane adına Karadeniz Kappadokiası kapsamında karşılaşmaktayız. Harşit Çayı’nın başlangıç kollarından biri, Livene deresidir. Gümüşhane batısında, Balaban Dağları güneyindedir. Luvi dilinin “-sal, -yurdu” anlamındaki –wana takısını Livana’ya dönüşmesine bağlamaktadır. Liv ise, Marmara Denizi kuzeydoğu kıyısında ilk çağ yerleşiminin adına (Liby) dayandırmaktadır” (Umar, 2000: 151).

Artvin adının Urartular ve Hurrilerin tapındığı güneş tanrısı, Ardini ile alakalı olabileceğini de belirtilmiştir (Kırzıoğlu,1953: 62). “Yöreye ilk yerleşen Gürcü kabileleri Çoruh Irmağı’na Coroksi, Çorok, Kolkis adını vermiştir. Ayrıca yöreye verilen Livane adı, Hurri ve Ermeni dillerindeki “Nigali” nin dönüşümüyle oluştuğu belirtilmiştir. Önceleri Artvani olarak kullanılan sözcük zamanla Artvin olmuştur Gürcüler Artvin bölgesine (batı) ‘Tao’, Ermeniler ise ‘Tayk’ demişlerdir. Doğu (Ardahan, Kars bölgelerine) Gürcülerce ‘Javakheti, javaxk, javak’ denilmekteydi” (Yurt Ansiklopedisi: 899). Artvin hakkında yazılı tarih öncesine ait herhangi bir bilgi kaynaklarda yer almamıştır.

Artvin bölgesine ilk yerleşenlerin Orta Asya’dan gelen Hurriler olduğu düşünülmektedir. Geniş bir bölgede devletler kuran Hurriler’in Hayaşa ve Azzi Krallıklarını da kurdukları bilinmektedir. MÖ. 8. yy’da Kimmerlerin Kafkasları aşarak Anadolu’ya gelmesiyle, Artvin halkının büyük kısmını topraklarından sürmüşlerdir. MÖ. 680’lerde Kafkaslardan gelen Sakalar ise Çoruh boylarına ve Aşağı Aras kesimine yerleşmişlerdir.

MÖ. 250’lerde Horasan yöresinde yeni bir devlet kuran Arsaklılar, Hristiyanlığı devlet dini olarak kabul eden ve ilk kiliseleri yapan topluluktur. “Artvin ili ve Çoruh boylarında Asya kökenli konar-göçer toplulukların kültüründen esinlenerek sivri kubbeli kiliseler ve manastırlar yapılmıştır” (Yurt Ansiklopedisi: 903-904). MÖ. 399-420’lerdeki İber İstilaları döneminde Hristiyanlığın iki büyük mezhebe ayrılmasıyla Çoruh boylarında Ortodoks-Rum kilisesi ilkeleri kabul edildi. 415 yılında Bizans yönetimi döneminde Çoruh boylarında Rum egemenliği iyice yerleşti.

Daha sonra Bagrat, Arap ve Selçuklu akınları nedeniyle Artvin Bizans’ın elinden çıkıp tekrar alındı, 11. yüzyılda Artvin Lazike adıyla bir Bizans piskoposluk bölgesi durumundaydı (Yurt Ansiklopedisi: 901). “772’lerden sonra dağınık ve küçük ölçüde de olsa, Yukarı-Aras, Çoruk ve Kür boylarında Eski-Oğuz hanlarının yerini tutan Bagarad-Pakarat Hanedanı bu bölgede çadır üslubunda, milli Türk tarzında mimarlık değeri üstün olan ve sonraki Selçuklular çağında da islami-dini yapılarda devam ettirilen sivri (mahruti) künbetli kiliseler bırakmışlardır” (Kırzıoğlu, 1953: 233). İlk İslam fethiyle halife Osman döneminde İslam orduları Bizans’ı yendi ve Artvin kısa bir dönem Bizans ile İslam orduları yönetimleri altında kaldı. 1018’lerden sonra Selçuklu akınları bölgede kendini göstermeye başladı.

Selçuklular döneminde, sırasıyla Ardahan, Ardanuç, Artvin, Borçka, Şavşat, Oltu, Tortum ve Yusufeli Selçuklu topraklarına katılmış, böylece Artvin ve çevresinde Türkleşme başlamış oldu. Bu yörede kurulmuş küçük Ermeni ve Gürcü devletçikleri zamanla Çoruh’tan silindiler. Anadolu’nun Moğollarca istila edilmesi üzerine Artvin de Moğol egemenliğine girdi. Moğolların devamı olan İlhanlıların dağılması üzerine birçok Türk imparatorluğu Çoruh yöresinde egemen olmuştur. “13. yy ortalarından beri Kıpçaklı Ortodoks Türkler’den Atabekler ailesinin hüküm sürdüğü yöre, mezhep ve dilleri nedeniyle Gürcistan olarak adlandırılıyordu. Yöre; İspir, Tortum, Livana (Yusufeli, Artvin) Oltu, Ardanuç, Şavşat, (Yukarı ve Orta Çoruh boyları) ile Kür boyunun Göle, Ardahan, Ahıska ve Ahılkelek ile Azgur kesimlerini kapsamaktaydı. Bu yerler Atabek Yurdu olarak da adlandırılmaktaydı” (Yurt Ansiklopedisi: 904).

Artvin yöresi Osmanlılar tarafından ele geçirildikten sonra 1551’de bölgede ilk kurulan Osmanlı yönetim birimi Ardanuç sancağı oldu. 1578’de Ahıska ve Ahılkelek bölgesini Osmanlı topraklarına katmasından sonra Oltu, Pert-Eğrek, Artvin, Ardanuç, Şavşat, Acara-Maçahel, bölgelerini içine alan ve merkezi Ahıska olan Çıldır Eyaleti kuruldu. 1828-1829 Osmanlı-Rus savaşı sonucunda imzalanan Edirne Antlaşması ile Çıldır eyaleti dağıldı. Ardanuç, Artvin, Şavşat, Borçka ve Yusufeli’ni kapsayan Erzurum Eyaletine bağlı Çıldır sancağı oluşturuldu. Acara, Hopa ve Arhavi bölgeleri Trabzon eyaletine bağlı Batum sancağı içindeydi. Daha sonra, Hopa ve Arhavi Trabzon eyaletine bağlı Lazistan sancağına dâhil olmuştur. Çoruh boyları, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’na (93 Harbi) kadar yaklaşık üç asır boyunca Osmanlı hâkimiyeti altında kalmıştır. Bu savaştan yenik ayrılan Osmanlı, imzaladığı Ayastefanos Antlaşması’na göre savaş tazminatına karşılık, Elviye-i Selâse (üç livâ-üç sancak) olarak adlandırılan Kars, Ardahan ve Batum’u Rusya’ya bırakmıştır. Böylece yöre halkı arasında ‘kara günler’ olarak adlandırılan 43 yıllık esaret başlamış oldu. Bu dönemde yöre halkından pek çok aile Anadolu’nun çeşitli yerlerine göç ederek yerleşmiştir.

Rus işgali altında olan Artvin, 43 yıl süren işgal dönemi (kaçakaçlık) ardından 16 Mart 1921 Moskova antlaşması ile anavatana katılmıştır. Böylece Artvin ilinin idari yapısında bazı değişiklikler yapılmıştır: Yaklaşık 4,5 ay süreyle Ardahan sancağına bağlı kaldıktan sonra 7 Temmuz 1921’de Artvin Sancağı kuruldu. “1933 yılına kadar Arhavi ve Kemalpaşa nahiyelerinin bağlı olduğu Hopa Kazası Rize Vilayeti’ne bağlı kaldı ve 1926’da Yusufeli Kazası Erzurum’dan alınıp Artvin vilayetine dâhil edildi. Merkezi Rize olan Çoruh vilayeti 1936’da kaldırılarak, merkezi Artvin olan yeni Çoruh vilayeti kuruldu. Hopa ve Yusufeli kazaları tekrar alınarak Çoruh Vilayeti’nin ilçeleri olarak dâhil edildi. 1948’de Hopa’ ya bağlı Viçe (Fındıklı) bucağı ilçeye dönüştürülerek, 1953’de Rize ye bağlandı. Hopa’ya bağlı olan Arhavi bucağı da 1954’de ilçe haline getirildi” (Özdemir, 2002: 331-333).

“1917 yılında Rusya’da meydana gelen Bolşevik İhtilâlı büyük bir avantaj sağladı. Çünkü yeni kurulan hükümet savaş taraftarı değildi. Bunun sonucunda 1918’de imzalanan Brest–Litovsk Anlaşması’yla bölgede halk oylaması yapılmış ve bölge halkının % 99’u anavatana kavuşmak için oy kulanmış ve Artvin, Borçka, Şavşat ve Ardanuç anavatana katılmıştır” (Artvin İl Yıllığı, 2007: 135-136). 13 Ekim 1921 Kars Anlaşması ve 16 Mart 1921 Moskova Anlaşması ile Türkiye–Gürcistan sınırı belirlenmiştir. 1956’da Çoruh Vilayeti, Artvin vilayeti olarak değiştirilerek bugünkü adını almıştır. Sınır kapısı 31 Ağustos 1988 yılında faaliyete geçmesi ve 1990 yılında Sovyetler Birliği’ne bağlı cumhuriyetlerin bağımsızlıklarını kazanması ile ülkeler arasında nüfus hareketliliği artmıştır.