ARTVİN HALK KÜLTÜRÜ

Halk Tiyatrosu

Halk tiyatrosu, belli bir yörede oluşan ve o yerin ihtiyaçları, ritüelleri, inançları ve sosyal ilişkilerini yansıtan etkinliklerdir. Çeşitli hayvan postları, ses çıkartan aksesuarlar, farklı giysiler kullanılır; yüz boyamalar, insan ve hayvan taklitleri yapılır. Bu tiyatro benzeri gösteriler çoğunlukla, baharın karşılanması, yeni yıl kutlaması, hasat dönemi, evlenme-sünnetlerde ve önemli gün ve haftalarda sergilenebilmektedir.

 

Mariyoba

Yörede temel geçim kaynaklarından biri olan yaylacılık ve köy yaşantısında önemli zaman ve emek harcanan hayvancılık faaliyetleri engebeli bir topoğrafyada ve zor geçen kış şartları altında sürdürülmektedir. Yoğun emek harcanan işlerin başlangıç ve bitiş dönemlerinde gelenekselleşen eğlenceler son yıllarda nadir de olsa yapılmaya devam etmektedir. Meydancık yöresinde Gürcü kökenli Türk vatandaşlarının yaşadığı köylerde sürdürülen yayla şenliklerine Mariyoba adı verilmektedir. Mariyoba kelimesinin Gürcü dilinde ağustos ayı anlamına gelmektedir. Marioba şenliği her yıl Ağustos'un 2. hafta sonu yapılmaktadır. 2005 yılından sonra köy sınırları içerisindeki Maden gölü çevresinde organize edilmeye başlanmıştır. Ağustos ayında (Marioba), yaylaya gidecek olanlar ile birlikte köy halkı da köyde toplanarak yaylaya kadar yürüyüşe çıkar. Köyden çıktıktan sonra yolda düzlük (vake) gördükleri yerde halk tulum (çiboni) ve akordeon (garmon, muzika) eşliğinde halk oyunları oynanır. Yaylaya varıldıktan sonra 7 gün 7 gece yaylada eğlence yapılır, bazen 10 gün sürerdi. Bu eğlencelerle dinlenme ve bir araya gelme fırsatı bulan köylüler köye dönüşleriyle çayır biçme ve kış hazırlıklarına devam etmektedirler. Şenlik süresinde herkes evininin kapısını kitler, mutlaka eğlenceye katılırdı. Yakın geçmişe kadar sürdürülen bu şenlik günümüzde nadiren yapılmaktadır. Günümüzde akordeon eşliğinde sürdürülen şenlikler daha öncesinde tuluma (çiboni) yer verilirdi. Yayla-köy turizminin geliştirilmesi ve kültürel geçmişin korunması amacıyla şenliğe dışardan katılanlarında olmasıyla, şenlik yürüyüşü köyün altından başlatılmaktadır. Bu nedenle Komouban’dan (aşağı mahalle) başlayan yürüyüşle tüm köy halkı toplanmış ve Tpipirti’ye (göl kenarı) kadar düzlük yerlerde köy içinde akordeon eşliğinde horonlar oynana oynana şenlik alanına yürünür (Orhan, 2015).

 

Berobana

Berobana sözcüğünde, “beri” ihtiyar, “ bana” kadın anlamına geldiği aktarılmıştır. Şavşat’ta bir çeşit deve oyunudur. Bu seyirlik oyunun kökeninin Orta Asya’ya dayandığı öngörülmektedir. ”Gürcü dilinde ‘bir karnaval oyunu, maskaralar alayı’ anlamındaki berobana sözcüğü ancak yöresel ve diyalekt (Mesheti) seviyesinde geçen bir terimdir. Yani yazı dilinde bu sözcük kullanılmaz. Onun yerine orada çok benzeri bir sözcüğü bulmaktayız: berikaoba ‘paganlık zamanından kalma bir gelenek; karnaval zamanında hayvan maskeleri takan bir maskara (http://www.chveneburi.net/kultur/berobana-h463.html).” Köylerde yılbaşı gecelerinde köy eğlencesi olarak yapılan, evleri kapı kapı gezerek güldürücülerin belli bir erzak aldıktan sonra erzakı veren kişileri eğlendirmek üzerine kurgulanmıştır. Yılbaşı günü ve yaylalarda temmuz ayında oynanırdı.

Oyuncu topluluğu altı soytarı, yapmacık deveyi canlandıran iki-üç genç ile bir deveci, cindar dedikleri bir müneccim, bir kâtip ve bir gelin ile cilimili denilen çok gösterişli ve komik kıyafetlere giydirilen beş altı daha küçük çocuktan ibarettir (http://www.chveneburi.net/kultur/berobana-h463.html).” (Ağanın hanımına pate denir, pate kadın kılığına girer) Bir erkek kadın kıyafetleri giydirilir, başına yazma ile örter, bel bağı ile bellerine bağlarlar, Yüzler kömürle boyanır. Sırta yastık konulur bağlanırdı, pardesü, kabalak giyilirdi şaldan yapılan. Birkaç kişinin elinde külek, poşet olurdu.

Berobana oyuncuları keçi yününden ve koyun postundan yaptıkları koni şeklindeki ilginç şapkaları takarlar. Kendi kıyafetlerini kendileri yaparlar. Tamamlanan ekip ellerinde değnekler alarak dizilirler.

Evin kapısına gelindiğinde:

 

“Bugün yılbaşıdır

Devletların bacasidur

Veran goturur

Vermayan köroğludur. Âmin” derler ve evleri sırayla hep birlikte dolaşırlar. Berobananın geldiğini görenler verecekleri yiyecekleri hazırlarlardı. Malzeme toplayan kişilere evden bir şey verilmez ise eli sopalı kişiler öne gelerek kendilerini göstererek korkutmaya çalışırlar. Yaylanın girişindeki ilk evlerden dolaşılmaya başlanıp son eve kadar devam edilir.

Akordeon eşliğinde yöresel kıyafet giyen kadınlarla birlikte katılan herkes halk oyunları oynanırdı. Seyircileri güldürmeye yönelik olarak ekipteki kadını halktan birileri kaçırmaya çabalar. Ekiptekiler hemen müdahale ederek kadına sahip çıkmaya çalışır. Oyun sonunda toplanan mısır unu, kaymak ve yağ ile gevrek pişirilir. Köyün tüm çocukları ve kadınları meydandaki eğlenceye katılırlar. Bu oyun sadece bir eğlence değil aynı zamanda insanların birbirleri ile kaynaşmasını sağlayan sosyal bir aktivitedir.

Yılbaşı Gezme

Bir seyirlik oyun olan yılbaşı gezmesi birçok köyde geleneksel kış eğlencesi haline dönüşmüştü. Oyuncular, iki kişi sopa ve kilim, örtülerle deve kılığına girerdi. Bir kişi deveci, bir kişi kadı, bir kişi kâtip, bir gelin, bir dodopal (kadın giysileri giyinmiş erkek), bir kişi soytarı kılığında olurdu. Koyun postundan koni biçiminde başlıklar yapar ve takarlardı. Koyun postundan veya yünden uzun sakallar takarlardı. Önde gidenlerin ellerinde uzun değnekler taşır, bellerinde çıngıraklar takarlardı. Yüzler kurum ile siyaha boyanırdı. Her bir rol alanın kendine has kıyafeti olurdu. Bu ekip her evi dolaşır, soytarı her evin kapısında, para verebilecek kişilerin önünde yere yatardı. Bahşişi almadan yerinden kalkmazdı. Kâtip ise bahşişin miktarını belirlerdi. Bu yılbaşı gezmesi bir harfana ve eğlenceyle bitirilirdi. Bu gelenek, Ardanuç ilçesinde yılbaşı gezmek, Şavşat’ta Berobana adıyla ve küçük farklılıklarla birlikte yaşatılan bir gelenektir.

Kadı ile Gelin: Kadı ile gelin oyuna beraber girer. Kadı’nın elbisesi sergiden dikilir. Serginin alt kısmı şalvar biçiminde dikilip içine burdo doldurulur. Kadı’nın boynuna zil takılır. Başına post huni şekline getirilerek takılır. Elinde pelit kozalağından yapılmış tesbih vardır. Kadı’nın ağzı burnu is sürülerek kirlenir. Gelin rolünü iyi oynayan erkek oyuncu seçilir. Gelin’e kadın elbisesi giydirilir. Gelin’in elbisesi beyaz olur. Başına yaşmak sarılır. Oyun içerisinde gelinden kadı sorumludur. Nereye giderse Gelin’i de beraber götürür. Kadı Gelin’i gözetmez ise gençler Gelin’i kaçırır. Gelini geri getirmek için Kadı’dan bahşiş alırlar. Kadı’nın elinde defter vardır: «Falan kişinin suçu var. 5 lira alınacak, şu ağadan şu kadar alınacak» der. Toplanan paralan ya gençlere verir ya da davulcu, zurnacıya verir. Oyunun sonunda Kadı bayılır, Gelin Kadı’nın üstüne oturur. Sonra Kadı kalkıp Geline sarılır, birlikte davul zuma eşliğinde «kol sarma» oyunu oynarlar. Sergi: Kıldan dokunmuş kilim. Burdo: Pirinçlerin sap kısımları. Leçek: İpek karışımı ile dokunan bir başörtüsü 4.Bupilik: Ağaçtan yapılmış bebek anlamına gelir. 5. Harafana: Çocuklar veya kadınlar arasında eğlence maksadıyla yapı­lan yemekli toplantılara denir.

 

Suya Kaldırma

Köy yaşamında kış mevsiminde yapılacak işlerin azalmasıyla birlikte toplanılıp gece oturmaları düzenlenirdi. Ev içerisinde düz oyunu oynanır, maniler söylenir veya harfana yapılırdı. Bunları yapmayı reddeden veya oyunu kaybedenlere ceza verilirdi. Tamamen eğlenceye ve ortamı eğlenceli şekilde yönetmeye dayanıyordu. Ceza verilecekse önce topluluk içinden bir yargı heyeti oluşturulurdu. Verilen karar göre cezalandırılan kişi ya ziyafet verecek veya suya bastırılarak cezasını çekecekti. Kişiyi ya büyük, zar denilen sepet içinde veya birkaç kişinin kolundan tutarak suya, (kürün vb.) götürürdü. Son kez cezasını çekip çekmeyeceği sorulduktan sonra suya sokulurdu.